Ülkemizde kadına karşı şiddet olayları günden güne artmakta ve kamuoyunda da büyük yankı uyandırmaktadır. Şiddet olaylarının önüne geçebilmek için aylardır yapılan çalışmalar sonunda bir kanun teklifi hazırlanmış ve 12.05.2022 tarihinde teklif kabul edilmiştir. 27.05.2022 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren kanun kadına şiddetin önlenmesinin yanı sıra sağlık çalışanlarının özlük haklarına ilişkin de birtakım düzenlemeler içermektedir. Bu yazımızda 7406 sayılı kanunla gelen kadına karşı şiddetin önlenmesine yönelik maddeler incelenecektir.
1.SÖZ KONUSU KANUN İLE ISRARLI TAKİP SUÇU EKLENMİŞTİR.
TCK’ya 123/A maddesi eklenerek ısrarlı takip eylemi yeni değişiklikle suç olarak düzenlenmiştir. Buna göre; “(1) Israrlı bir şekilde; fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kanun değişikliğin getirdiği en önemli değişiklik kanaatimce bu madde olmuştur. Bu düzenleme ile hem bir kimseyi fiziken ısrarlı şekilde takip etmek hem de sosyal medya aracılığı takip edip rahatsız etmek ,amiyane tabiri ile “stalklamak”, suç kapsamına alınmıştır. Ancak suç şikayete bağlı olarak düzenlenmiş olsa da uzlaştırmacılık hükümlerinin uygulanamayacağı göz önüne alınmalıdır.
Söz konusu suçun nitelikli halleri de düzenlenmiştir. Buna göre; söz konusu suçun mağdurunun boşanılan veya hakkında uzaklaştırma kararı verilen kişi tarafından işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu durumda suçun alt sınırı 1 yıl olarak belirlenmiştir.
2. KANUNLA YAPILAN BİR DİĞER DEĞİŞİKLİK İSE TCK 82, 86, 94, 96, 106 MADDELERİNDEKİ SUÇUN KADINA İŞLENMESİ HALİNDE VERİLECEK CEZANIN ALT SINIRININ ARTIRILMASIDIR.
Buna göre; TCK 82 Kasten Öldürme suçunun nitelikli hali olarak suçun kadına karşı işlenmesi halini düzenlenmiştir. Bu halde verilecek ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olacaktır. Suç, bir kadın tarafından hemcinsine karşı işlenmiş olsa dahi nitelikli hal uygulanacaktır.
TCK 86 2. cümle basit müdahale ile giderilebilecek ölçüde kasten yaralama suçunu düzenlemektedir. Bu suçun alt sınırı kanunda 4 ay olarak belirtilmişken yeni düzenleme ile suçun kadına karşı işlenmesi halinde alt sınır 6 ay olarak kabul edilmiştir.
Bununla birlikte TCK 86 kasten yaralama suçuna iki yeni nitelikli hal eklenmiştir;
“i) Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu.
j) Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu.”
Sağlık personellerimizin son zamanlarda daha da artan sayıda şiddet olayına maruz kaldığı düşünüldüğünde yapılan düzenleme yerinde olmuştur. Ancak gelen (i) bendinin üzerinde yeterince düşünülmeden yazıldığı çok açıktır. Madde istisna gözetmeksizin kadına işlenen tüm kasten yaralama fiillerini nitelikli hal kapsamına almaktadır. Buna göre kadın failin yine hemcinsini yaraladığı bir mahalle kavgası dahi nitelikli hal kapsamına girecektir. Kadının başka bir kadına işlediği yaralama eyleminin nitelikli hal olması için hiçbir mantıklı neden yoktur. Kaldı ki yaralamalı bir trafik kazasında olayın olası kast kapsamında değerlendirildiği durumda mağdur kadın ise yine nitelikli hal uygulanmak zorunda olacaktır. Bu durum, kadına karşı şiddet eylemini önleme amacını aşmakta ve verilecek cezaların hakkaniyete aykırı olmasına sebebiyet verecektir. Söz konusu madde anayasanın koruduğu cinsiyet eşitliğine açıkça aykırıdır. Düzenleme kadına karşı şiddet eylemini tanımlayıp bu eylem kapsamında kalan fiillerin nitelikli hal olarak düzenlenmesini konu almalıdır.
5237 sayılı Kanunun İşkence başlıklı 94 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı beş yıldan az olamaz.” Suçun basit halinde ise alt sınır 3 yıl olarak düzenlenmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki işkence suçu yalnızca kamu görevlileri tarafından işlenebilmektedir. Aynı fiillerin kamu görevlisi olmayan normal vatandaş tarafından işlenmesi halinde TCK 96’da düzenlenen EZİYET suçu oluşacaktır. Söz konusu düzenleme ile işbu madde de değişiklik yapılarak suçun alt sınırı mağdurun kadın olması halinde 2 yıl 6 ay olarak belirlenmiştir. Belirtmekte fayda var ki suçun normal halinde alt sınır 2 yıl olarak düzenlenmiştir.
5237 sayılı Kanunun TEHDİT başlıklı 106 ncı maddesinin birinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Bu suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz.” Belirtmekte fayda vardır ki tehdit suçunun normal halinin alt sınırı 6 ay olarak düzenlenmiştir. Bu suçlarda da bir kadının kendi hemcinsini tehdit edebileceği göz önünde bulundurulmamış ve bu halde dahi alt sınırın yükseltilmesi söz konusu olmuştur. Cinsiyet eşitliğine aykırı olan bu düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından gerekli başvurular yapılması halinde kanaatimizce iptal edilmeye açıktır.
Bunun yanında fark edilebileceği üzere sayılan suç tiplerinin kadına karşı işlenmesi halinde suçun alt sınırı sembolik denebilecek ve infaz açısından pek bir etkisi olmayacak düzenlemelerdir. Maalesef yapılan düzenlemelerin ne bir caydırıcılığı ne de pratikte bir etkisi vardır.
3.7406 SAYILI KANUN İLE YAPILAN BİR DİĞER DEĞİŞİKLİK İSE, TAKDİRİ İNDİRİM SEBEPLERİNİN DÜZENLENMESİDİR.
Düzenleme;
MADDE 1- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 62 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “sürecindeki davranışları,” ibaresi “sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları veya” şeklinde değiştirilmiş ve “gibi hususlar” ibaresi madde metninden çıkarılmış, fıkraya birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle ve “kararda” ibaresinden sonra gelmek üzere “gerekçeleriyle” ibaresi eklenmiştir.
“Ancak failin duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şeklî tutum ve davranışları, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınmaz.” şeklindedir.
Bu yeni düzenleme medyada “KRAVAT İNDİRİMİ KALKTI.” adıyla yer almıştır. Sosyal medyada da büyük yankı uyandıran bu düzenleme ile failin pişmanlık içermeyen yalnızca mahkemeyi etkilemeye yönelik şekli tutum ve davranışlarına dayanılarak indirim uygulanmasının önüne geçilmiştir.
Buna göre; takdiri indirim uygulanabilmesi için failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları veya cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurulabilir. Ayrıca yeni düzenleme ile haksız takdir indiriminin uygulanması halinde hakimin bu kararın gerekçesini açıklaması zorunlu tutulmuştur. Ancak getirilen bu son cümle kanun hükümlerine göre gereksizdir. Çünkü kanun gereği hakimin vereceği her karar muhakkak gerekçeli olmalı ve bunun karara yazılması gerekmektedir. Bunun yanında “Pişmanım Sayın Hakim” diyen her sanık yine bu takdiri indirimden yararlanmaya devam edebilecektir.
4. KATALOG SUÇ TİPLERİNİN KAPSAMI GENİŞLETİLMİŞTİR.
Düzenleme ile;
i) Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu.
j)Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu.
Söz konusu suçlar katalog suç kapsamına alınmıştır. Katalog suç kapsamı, fail hakkında tutuklama tedbirinin uygulanabilmesi için önemlidir. Kural olarak a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa. b) Şüpheli veya sanığın davranışları; 1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, 2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa tutuklama nedeni var kabul edilmektedir. Bu şartlara dair kuvvetli şüphe yoksa fail hakkında tutuklama kararı verilemez.
Ancak söz konusu suç katalog suç kapsamına alınmışsa yukarıdaki şartlar bulunmasa dahi fail hakkında tutuklama veya adli kontrol tedbirleri uygulanabilir. Bu nedenle “Kadına karşı işlenen kasten yaralama fiilinin katalog suç kapsamına alınması kadına karşı şiddetle mücadelede değerli bir adımdır. Ülkemizde yargılama faaliyetlerinin hızı düşünüldüğünde karar çıkana kadar mağdur kadının aynı fiilin belki de daha ağırına maruz kalmaması için tedbir uygulanabilir olması önemli bir adımdır. Ancak suç tipinin çok geniş eylemleri kapsadığı düşünüldüğünde bu konuda hakimlere geniş bir yetki tanındığı ortadadır. Örneğin, bir kadının hemcinsinin saçını çekmesi dahi tutuklama tedbiri uygulanabilecek bir suç tipi olmuştur. O nedenle hakimlerimizin söz konusu düzenlemeyi amacına uygun ve her konuyu kendi özelinde değerlendirerek tutuklama tedbirini uygulaması gerekmektedir.
Yapılan düzenlemelere genel olarak bakıldığında, düzenlemenin aceleye geldiği ve bazı maddelerin neticelerinin pek irdelenmediği kanaatindeyim. Ülkemizde kadınların şiddet görmesinin bir nebze de olsa önüne geçebilecek her düzenlemenin yanında olmama rağmen söz konusu kanunun yeterli olmadığı düşüncesindeyim. Kanaatimce kanunun caydırıcılık yönünden gelişime ihtiyacı vardır. Ancak bu caydırıcılık kanundaki alt sınırların sembolik olarak artırılması ile gerçekleşmeyecektir. Asıl sorun, verilen cezaların infazındadır. 2 yılın altındaki suçlara hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararının verilmesi, koşullu salıverme hükümleri, 9 yılın altında verilen cezaların neredeyse tamamının açık cezaevinde çektirilmesi gibi hükümler nedeniyle hükümlüler verilen cezaların yarısı kadar bile cezaevinde kalmamaktadır. İnfaz kanununda da gerekli değişikliklere gidilerek kadına karşı şiddetin önlenmesi yönünde çok daha ciddi adımlar atılması gerekmektedir.
Konuya ilişkin daha detaylı bilgi almak ve danışmak için sosyal medya hesaplarından veya internet sitemizdeki iletişim bilgilerimizden bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Av. Pırıl NARİN ÖZDEMİR
Comentarios