ANAYASA MAHKEMESİNİN KAMULAŞTIRMA KANUNUNDA İPTAL ETMİŞ OLDUĞU HÜKÜM VE UYGULAMAYA ETKİLERİ
- Önem Hukuk & Danışmanlık
- 9 Nis
- 3 dakikada okunur

Kamulaştırma; devletin ve kamu tüzel kişiliğini haiz kurumların, kamu yararını gerekçe göstermek suretiyle, bir kimsenin maliki bulunduğu taşınmaz üzerindeki özel mülkiyete son vermesidir. Kamulaştırma işlemini yapan idare, bedelini ödemek şartıyla gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait taşınmazlar üzerinde mülkiyet hakkı sahibi olabilmektedir.
Kamulaştırmanın usul ve esasları 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesi somut norm denetimi yapmak suretiyle Kanun'un 10. maddesinin 14. fıkrasını Anayasa'ya aykırı bulmuş ve iptal etmiştir.
Bu bağlamda değişiklik öncesi durumu ve kamulaştırmada idari yargı ve adli yargı olmak üzere iki farklı yargı kolunda ilerleyen dava sürecini özetlemek gerekirse:
Kamulaştırmak istediği taşınmazı belirleyen idare, asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil için dava açar. Bunun üzerine taşınmazın maliki, malının kamulaştırılmasını istemiyorsa idare mahkemesinde yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açar. İdare mahkemesi yürütmeyi durdurmazsa asliye hukuk mahkemesinde taraflar bedel konusunda anlaşma sürecine girerler ve sürecin sonunda bedel tespiti ve mahkemenin tescil kararıyla mülkiyet idareye geçer. Böylece idare mahkemesi yürütmeyi durdurmadığı için hukuk mahkemesi tescil kararını vermiş olur ve artık idare mahkemesi nihai kararda idarenin kamulaştırma işlemini iptal etse dahi tescil kararına bir etkisi olmaz. Böylece taşınmazı tescil kararıyla idarenin mülkiyetine geçen eski malik taşınmazı tekrar kendi mülkiyetine almak için yolsuz tescil davası açmak mecburiyetindedir. Bu durum vatandaş için son derece külfetli ve hakkaniyete aykırı gözükmektedir.
Diğer bir senaryoda idare mahkemesinde iptal davası açılması akabinde mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verirse, asliye hukuk mahkemesi idari yargının nihai kararını beklemek zorunda kalacaktır. Dolayısıyla bu durumda idare mahkemesinde görülen iptal davası sonuçlanmadan asliye hukuk mahkemesindeki bedel tespiti ve tescil davası ilerleyemez. İdare mahkemesinin nihai kararı iptal yönünde olursa asliye hukuk mahkemesindeki bedel tespiti ve tescil davası reddedilir. İdare mahkemesi nihai kararında iptale yönelik hüküm vermez ise asliye hukuk mahkemesinde taraflar bedel konusunda anlaşma sürecine girerler ve sürecin sonunda yine bedel tespiti ve mahkemenin tescil kararıyla mülkiyet idareye geçer.
Netice itibariyle iki farklı yargı kolunda ilerleyen bu yargılama sürecinin sonunda vatandaşın hak kaybı yaşamasının sebebi, en başta malik tarafından idare mahkemesinde açılan iptal davasında yürütmeyi durdurma kararı verilmemesidir. Açıklandığı üzere idari yargı tarafından yürütme durdurulmadığı halde yargılamanın sonunda idare mahkemesi nihai olarak iptal kararı verirse, telafisi güç ve epey külfetli zararlar ortaya çıkmakta, hukuk mahkemesi çoktan tescil kararı vermiş olacağı için malik yolsuz tescil davası açmak mecburiyetinde kalmaktadır.
Tüm bu sebeplerle 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesinin 14. fıkrası olan “Kamulaştırma işlemine karşı hak sahipleri tarafından idari yargıda iptal davası açılması ve idari yargı mahkemelerince de yürütmenin durdurulması kararı verilmesi halinde mahkemece, idari yargıda açılan dava bekletici mesele kabul edilerek bunun sonucuna göre işlem yapılır.” hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir.
İşbu madde hükmünün iptali için başvuruda bulunan Bodrum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin iptal talebine ilişkin gerekçesi özetle, “itiraz konusu kural gereği kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda açılan davada yürütmenin durdurulması kararı verilmemesi halinde bu davanın asliye hukuk mahkemesinde görülen kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında bekletici mesele yapılamayacağının düzenlendiği, dolayısıyla hukuk mahkemesinde görülen davanın idari yargıda görülen davadan önce sonuçlanması halinde hak kayıplarının ortaya çıkabileceği, zira bedel tespiti ve tescil davasında tescile ilişkin kararın kesin nitelikte olduğu, kişilerin kamulaştırma işleminin iptali halinde kamulaştırılan taşınmazla ilgili yolsuz tescil davası açma imkanları olsa dahi bu durumun kişiler açısından aşırı bir külfete neden olacağı” şeklindedir. Anayasa Mahkemesi itiraz konusu madde hükmüyle ilgili; kamulaştırma işleminin iptaline ilişkin davada yürütmenin durdurulması kararının verilmemesi hâlinde hukuk mahkemesinin yargılamaya devam ederek kamulaştırma bedelinin tespitine ve taşınmazın idare adına tesciline karar verildiğini ifade etmiş ve bu durumun mülkiyet hakkına yönelik müdahaleye ilişkin denetim mekanizmasını sakatladığına karar vermiştir.
Yüksek Mahkeme gerekçesinde; kamulaştırma işlemine karşı iptal davasının açılmasının taşınmazın mülkiyetinin korunması amacını taşıdığını, kamulaştırma işlemiyle mülkiyet hakkına yönelik olarak meydana gelen müdahaleye ilişkin ihlal iddialarının etkili bir şekilde ileri sürülebilmesinin de ancak kamulaştırma sürecinin kesinleşmesinden önce kararın hukuka uygunluğunun idari yargı mercilerince denetlenmesiyle mümkün olabileceğini ifade etmiştir. Tüm bu gerekçelerle Kamulaştırma Kanunu'nun 10. maddesinin 14. fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline Anayasa Mahkemesinin 25/12/2024 Tarihli ve E: 2024/101, K: 2024/232 Sayılı Kararı ile karar verilmiştir.
Güncel uygulama açısından bakıldığında ise; ilgili hükmün iptali neticesinde ya yeni bir mevzuat değişikliği ile kamulaştırma yönünden açılan davaların bekletici mesele olarak kabul edilmesine karar verilecek ya da idare mahkemeleri tarafından yürütmenin durdurulması kararının verilmesi yönünde Danıştay tarafından tebliğ yayınlanarak Anayasa Mahkemesi kararının gereğinin yerine getirilmesi mümkün olacaktır.
Görüleceği üzere, kamulaştırma süreci, teknik ve hukuki anlamda birçok unsuru ihtiva ettiğinden muhakkak hukuki destek alınarak ilerletilmesi gereken bir süreçtir. Konuya ilişkin daha detaylı bilgi almak için iletişim formumuz ya da sosyal medya hesaplarımız aracılığıyla bize ulaşabilirsiniz.
Hazırlayan
Av. Melis KOÇ
Düzenleyen
Av. Ahmet ÖZDEMİR
Comments